Duygu Yaşam
Sotheby’s 4 Mart tarihinde yapacağı Çağdaş Türk Sanatı müzayedesi ile ilgili ilk açıklamasını yaptı ve medyada yer aldı. Nedense sitesindeki listede, müzayedede yer alan 53 sanatçının tam listesini vermemişler… Ffakat bilinenlerden yola çıktığımızda, Türk görsel sanatları belli bir oyunun içine itilmiş ve bu açıkça görülüyor…
Avrupa’da yayınlayacağı katalogun kapağına genç bir Türk ressamının eserini koyacağını duyuran Sotheby’s,çoğu ilk defa Batı pazarında görücüye çıkan Türk görsel sanatlarını, Batı esintisi olan ve Batı kopyası işlerle de sunmuş oluyor…
Kapak resmi yapacağı genç sanatçının Gay’leri konu eden porno içerikli realistik resimleri bugüne kadar Amerika ve Avrupa’da çok ca yapılmış örneklerin ötesinde bir şey değil…
İsterse Sotheby’s uzmanlarıyla bu konuyu enine boyuna tartışabilir ve önlerine koyacağımız örnekler kendilerini utandırabilir…
Burada bir gay düşmanlığı güttüğümüz anlaşılmasın, herkesin özel tercihi kendi tercihidir fakat, konu Türk sanatı olunca gönül isterdi ki Sotheby’s daha özgün sanatçıları seçebilseydi…
Oysa özgünlük peşinde koşacaklarına kendi ticari kaygılarıyla, Türk sanatçılarının Batı’dan kopamadıklarını ve Batı’da yapılmış olanların dışına çıkamadıklarını vurgulamaya çalışmaları, kabul edilir bir durum değil…
Sotheby’s bu müzayedeye, Türkiye’den, Batı özelliği taşımayan fakat çağdaş sanat dünyasında ilgi çekebilecek çağdaş işler seçebilirdi. Hiç değilse belli çevrelerde yaptığı araştırmanın dışına çıkabilseydi, dört dörtlük, şaibelerden uzak bir müzayede yapabilirdi.
Fakat ne yaptılar? 20’li yaşlarda bir bayanı katalog sorumlusu yaparak Türkiye’ye gönderdiler ve görsel sanatlar sosyetesinin dışına çıkamadı o genç bayan…
Sadece İstanbul’da birkaç yüz sanatçının atölyesi var. Acaba hangi atölyeyi ziyaret ettiler…
Akıl aldıkları çevreler belli ve zaten Türk çağdaş sanatına fayda sunacak bir amaçla gelmedikleri de, belli oluyor…
Sotheby’s de bu seçimi yapanların başında bulunan kişinin yaşı 35 elbette ki bu yaşta biri ülkemiz kökenli olsa bile geçmişten bu yana Türk görsel sanatları içerisinde nelerin yapılmış olduğunu ve bugüne nasıl gelindiğini bilemez. Ayrıca İstanbul’da bulundukları sırada, özel davetler ve sosyetik sanat piyasasının dışına çıkamadıkları için de araştırmaya fırsat bulamadılar…
Yani şimdi Sotheby’s tarafından seçilenler mi ülkemizdeki değerli sanatçılar? Onların seçtiklerinin dışında kalanlar sanki işe yaramazmış gibi gösterilemeye çalışılıyor…
Türk çağdaş sanatı İslam sanatları çerçevesinde sunuluyor Sotheby’s tarafından. Gay’lerin resmedilmesi hangi çağdaş İslam sanatıyla çakışıyor… Ayrıca dünya sanatı içerisinde değerlendirildiğinde hangi işlerle hangi ilklere imza atılıyor?
Kopyaların kopyalarını önemli diye kılmak, tekrarın tekrarını tekrar popüler etmeye çalışmak hangi mantığa sığıyor… Onlarca yıldır yapılmış işlerin tekrarını kapağa taşımak konusu ise hangi oyunun planlandığını açıkça ortaya koyuyor…
Ellerini vicdanlarına koyarak yanıt versinler, seçtikleri içinde dünya sanat platformunda özgün kılınabilecek kaç iş var? Hangi çağdaş mantıkla değerlendirdiler…
Körler sağırlar birbirini ağırlar lafını Sotheby’s bu müzayede projesiyle ortaya koyuyor…
Başka bir genç ressam seçmişler, müzayedeye konulan eseri bir manzara çalışmasının ötesinde değil… 21 Yüzyılda 20’li yaşlarda bir ressamın manzarayı aşamayan eseri hangi kriterle değerlendirildi…
Daha hepsini görmedik seçtiklerinin ve bekliyoruz.
Türkiye için çok önemli bir şeymiş gibi gösteriliyor bu müzayede. Elbette hakkıyla yapılsaydı önemli olurdu fakat, şu anki duruşuyla, sanki belli bir çevrenin oyunuyla düzenlenmiş ve belli kişilere ve Sotheby’s e para kazandıracak nitelikte… Bu arada sanat çevresinde yaratacağı stres de cabası…
Yurdum medyası: görsel sanatlar ile ilgili uzmanları yok sadece kendilerine gelen basın bültenlerini şişirerek yansıtıyor. Yurdum sanatçısı sahipsiz, köşe başlarını tutmuş bir takım isimlerin umuduna kalmış. Çeteler sarmış etrafını ve sanki özel bir kulüp oluşturmuşlar ve üyesi değilseniz dışarıda kalırsınız…
Fakat yanıldıkları bir durum var: gerçek sanat ve gerçek sanatçı yok olmaz, onları yok etmeye çalışanlar silinirler…
Bugün dünya sanat tarihinin göbeğinde bulunan bir çok isim de zamanında bu tür oyunlara getirilmiş fakat zaman haklının lehine çalışarak, taşların yerine oturmasını sağlamıştır…
Sotheby’s şimdiye kadar Türkiye’den değerli halıları, tarihi eserleri bir şekilde müzayedelerine taşımış ve büyük paralar kazanmıştır… Sayelerinde ülkemizden birçok tarihi sanat eseri de müzayedeleri için yurt dışına çıkarılmıştır ve bunu herkes biliyor. Halılarımızı ve tarihi eserlerimizi seçmeyi iyi biliyorlar fakat çağdaş Türk sanatını seçme konusunda sınıfta kaldılar…
Merhaba Duygu Hanım,
Yazınız ile ilgili bazı şeylere katılıyorum ama sanat basını konusunda söylediklerinize katılamayacağım. Sanat basını belki de ilk defa ve en baskın bir şekilde bu konu ile dik durmaya çalıştı ki basında aldığı yeri düşünürseniz bir kaç kişinin ötesine geçmiyor bu insanların sayısı, güçleri de belli. Sotheby’s’in Çağdaş Türk Sanatı Müzayedesi düzenleyecek olması önemli ama daha önemlisi yalnızca bir gurubun güdümünde bir sergi düzenleniyor olması. Bu ilk deneme olduğu için birçok yanlışı da ne yazık ki beraberinde getiriyor. Umuyoruz ki bu ilk deneme son deneme olmaz ve diğer denemelerde daha geniş kapsamlı bir seçim gerçekleştirilir.
Yazılarınızı takip edeceğim
Sayın Ertem,
sanat basını konusunu lütfen daha iyi araştırmalısınız. Bu anlamda sanat dergilerini pek sorgulamıyorum fakat ulusal medyamızda yetişmiş sanat yaralarımız, muhabirlerimiz pek yok. Kendilerini kabul ettirmiş olanların da belli çevreler dışına çıkmadıklarını siz de biiliyorsunuz… Bu arada sanatçılar için para karşılığı yazanlardan da bahsediliyor ki bu etik değil… Medyanın etik kuralları vardır ve bu kuralların dışına çıkan iyi karşılanmaz…
Nasıl ki bir polisin etik kurallar dışına çıkması suç sayılıyorsa, sanat yazarının da medya etik kurallarının dışına çıkması suçtur…
3 hafta bllmem hangi sanat atölyesinde kurs görenlerin ülkemizde medya tarafında süslü yazılarla tanıtıldığını da biliyoruz… Nasıl ki Sotheby iyice araştırmadan Batı kopyası veya özentisi işleri müzayedesine aldıysa aynı durum ülkemizde geçmişten bugüne devam ediyor…
Yani ülkemizde hiç mi bize özgün çalışan ve çağdaş sanat dünyasında değerli kılınabilecek işler yapanlar yok… Elbette ki var fakat nedense Batı’dan birilerine benzemiyorsanız size ilgi duyulmaz…Bu konuları çatır çatır tartışmalıyız fakat gördüğünüz gibi yazılarımıza bile yanıt vermekten korkuluyor… Çünkü verecek yanıtları yok. Buradan anons ediyorum, biri bana ülkemden yeniyi ortaya koyan ve dünya sanatında kopyacıları olan herhangi bir sanatçımızı sunabilir mi…Veya kimler daha özgündür, kimler göz boyuyor… Biraz cesaretle üzerine gidersek, taşların yerine oturtulmasında katkımız olabilir.
Saygılar
Duygu Yaşam